Ajans Kendi Reklamını Nasıl Yapar?

21 Ocak 2008 Pazartesi by Adv-Man




Ahanda böyle güzel bir işe imzasını atarak yapar.
Konuya direk yapılan çalışmanın kriterlerinden bahsederek değil de ilk olarak ajans ve diğer yeni açılan veya ben yaratıcıyım diye geçinen önceki konu başlıklarımda yazdığım ajans türlerinin bir karşılaştırmasını yaparak başlayacağım.

Gördüğünüz çalışmayı Kromozom adında yeni bir reklam ajansı yapmıştır. Çalışmayı yapanların dışında ajans hakkında herhangi bir bilgi sahibi değilim. (Mutlaka bir web sitesi yapmaları lazım) O yüzdendir ki direk başlığımla doğru orantılı olarak konuyu ele alacağım.
Belli ki yeni açılmış bir ajans, belki de Türk reklam sektöründe hizmet veren yüzlerce ajanstan sadece biri. Ama şu bir gerçek ki yaptığı iş gerçekten çok iyi. Önceki konu başlıklarımdan olan “Artık reklam mesleği OUT olmalı” yazımdaki bazı ajans teranelerinin “sektörün yaratıcı ajanslarından” gibi bir söylemle yumruklarını boşa sallamalarına neden olacak, şapka çıkartılacak ve ispat gösterilebilecek nitelikte bir iş. Marketing Türkiye’ye MediaCat’e yapılan gereksiz basın bültenlerinde kendileriyle yakından uzaktan alakası olmayan sıfat tanlamalarını kullanan ve bunun üzerine gerçekten ufak ayak işleri dışında bir işe imza atamayan “ulan ben bunu çalıştığım ajanstan istersem gülerler bana, bulalım ufak tefek bir yerde bütün gereksiz işleri onlara yaptıralım” mantığına sahip bir iş yürütme şekline onay verip bu benim referansım diye gösterip “sektörün büyük isimlerine hizmet veren” gibi bir son vuruşla kendi egolarını tatmin edeceklere söylenecek en iyi cevaptır.
Yapsan böyle birkaç iş hadi deriz gene çabalıyor, sağda solda taktir topluyor, yabancı sitelerde 5 üzerinde 4.50 oranında oy alıyor. O da yok.

Sadece laf, laf, laf.
Bizim reklam sektörü sıfatları kullanmayı çok iyi biliyor ama sadece lafta biliyor.

Bir reklam ajansının en etkili tanıtımını yaptığı işleri gösterir.
Sektördeki değerlendirilmesi, müşteriye sunduğu kolunun altındaki sağlam portfoliosu, araştırma sonuçlarından elde ettiği etkili reklam sayısalları onun gücüne güç, marka değerine ise anlam ve önem kazandırır. Yoksa dergilere basın bülteni geçmek ve sıfatlarla oynamak hiçbir ajansı yaratıcı kılmaz.
Onlar, reklam sektörüne ve belli bir hedef kitle okuyucusuna hizmet veren birer yayın organıdır. Tıpkı otomobil sektöründe yer alan yedek parça aksesuar tanıtımını yapan dergiler gibi. Yani kimlerin basın bülteni yazdığı umurlarında değil, çünkü yapmadıkları zaman reklam sektöründe ayrımcılıkla suçlanırlar.

O yüzdendir ki yazdıklarımda, iş görmeyi ve sıfatlarla fazla uğraşılmaması gerekliliğini bastıra, bastıra söylüyorum. Ha, senin umurunda olmayabilir. İnan sen de benim umurumda değilsin. Benim karşı çıktığım şey iş ahlakının ve gereksiz söylemlerin hala görünür olmasından kaynaklanan göz yorgunluğuna isyan etmem.

Bak Kromozom yapmış babalar gibi. Böyle düzenli olarak dört, beş iş çıkarsa birazda TV’lere geçse o zaman haklı olarak o sıfatları yanına yakıştıracaktır.
Ortada gerçekten iyi işleyen bir strateji olduğu kesin.
Bu strateji nedir derseniz, sosyal sorumluluk alanında çalışmalara imza atan topluluğa hizmet vermek diyebiliriz . Her ajansın büyük küçük fark etmez müşterilerinin içinde en az bir tane bu tarz kurumlar olmalıdır diye düşünüyorum. Çünkü bu tür kurumlara yapılan işler destek adına yapıldığından ve hiçbir şekilde maddi kazanımlar üzerine kurgulanmadığında çok daha geniş açılı fikir alanlarına sahip olabilirler. Esnektirler bir nevi.

Bu tarz kurumların oluşumlarında ve destekleyicilerinde politikadan, sanata çok farklı meslek kartelasından insanlara rastlanacağından bir takım yayın hakları gibi avantajlı koşullardan da yararlanılabilir.
Örnek; Ka-Der (Kadın adaylarını destekleme ve eğitme derneği) için seçimlerden önce yapılan çalışmalarda iş hayatının ünlü isimlerinden sanat camiasına kadar tüm etkili yüzler kullanılmış, billboard, gazete vb mecralarda ücretsiz yayın hakları kazanılmıştır. Bu da yapılan işin daha çok gözler önüne çıkmasını ajansın daha da isimleşmesine büyük katkıda bulunmuştur.

Ha tabi şöyle bir durum var ki küçük çaptaki ajansların böyle bir itici güce daha çok ihtiyaçları vardır. Yoksa TBWA’in kendini tanıtmak gibi bir derdi olamaz.
Bu toplulukları iyi kullanan küçük ajanslar, kreatif grubun içerisinde yaratıcı süreci daha verimli bir hale getirip, düşünce bazlarını daha yukarı seviyelere çıkartabilirler. Kromozom bu durumu bence çok iyi kullanmış, hatta bilinirliği Türkiye’de zayıf olan bir organizasyon için etkili bir çalışma gerçekleştirerek varlığını göstermiştir.

Öğrenci arkadaşlar yukarda bahsettiğim çalışma stratejisini sadece ajanslara bazında değil aynı zamanda herhangi bir firmanın marka olma yolunda atması gereken adımlar olarak da benimsemesi gerekir.
Mesela en popüler örneklerden biri olan Body&Shop’un doğal ürünleriyle birlikte harmanlanmış sağlam bir Doğa savunucusu olarak Greenpeace ve WWF ile ortak çalışmalara imza attığını hatta Allah rahmet eylesin kurucusu Anita Roddick’in direk olarak yürüyüşlere katıldığını gösterebiliriz.

Önemli şeyler bunlar.

Neyse, işin yaratıcı bölümüne gelirsek gerçekten böyle vahim bir durumun ilk bakışta bu kadar soft, fakat sonrasında gelişen anlam sürecinde birden tokat yemiş gibi vurucu bir ifadeyle içerde fırtınalar koparması işin mükemmeliyetini ortaya koyuyor.
Fotoğrafın patlaması biraz düşürülebilirdi desem de durumun vahameti bakımından gerçekleri bütün çıplaklığıyla sunanın bu patlama olduğuna kanaat getirdim. Body copy’si fotoğrafın iki anlamını mükemmel bir şekilde dile getirmiş.

Uzun zamandan beri görmediğim güzel bir ajans çalışması olmuş.
Name yapanlara da kıskanılacak bir iş olduğunu söylemeden edemeyeceğim.

Kıskanın ulan kıskanın.
Sıfatlarla bezenmiş boş basın bültenleri değil, yaptığınız işler sizi konuşturur.


Advertising Agency: Kromozom, Istanbul, TurkeyCreative Directors: Halil Barutçu, Banu AnbarciArt Director / Illustrator: Gürkan BayindirCopywriters: Tolga Güleç, Ozan BeyazkilinçPhotographer: Ahmet Tozar

Filed under having  

1 yorum:

buraKargın dedi ki...

Gerçekten fikir, fotoğraf, metin her şey dört dörtlük! Tebrikler Kromozom...