Knorr’dan Lezzetli Bir Reklam

14 Şubat 2008 Perşembe by Adv-Man

Dış sesin bir Alman ya da İngiliz tarafından seslendirildiğini görsek, vay be gavur gene yapmış der, kutlardık. :)
Yaratıcı fikirden, cast seçimine, prodüksiyondan, kurguya kadar yapılan tüm iş birbirini mükemmel bir şekilde tamamlıyor ve yabancı örneklerine bile parmak ısırtıyor. Knorr tarafından hazırlanan brief’de, annelerimizin çorbaları kadar lezzetli tanımının özellikle vurgulanması yaratıcı süreçte gerçek fikrin ortaya çıkmasına da büyük bir kolaylık sağlıyor. Her ne kadar annelerimiz hazır çorba dışında pek kendi üretimlerini sergilemese de, ürünün kullanım tarzları reklamın söylediğimiz brief doğrultusunda şekillenmesinde oldukça mantıklı bir tutarlılık sergiliyor. Yalnız fikir bazında bir şey kafamı kurcalamıyor değil. Reklam önermesinin neden sürekli erkek kullanıcılar tarafından resmedildiğidir. Bilmiyorum dikkatinizi çekti mi; ofis içinde hiçbir kadın çalışanın annesi yok, onları düzelten kurcalayan bir anne tasviri yok. Tamam bu durumdan en çok çeken erkeklerdir, ve genel bir kanı olan erkek çocuk annesine, kız çocuk babasına bağlıdır düz mantığına sahip olunması markanın hedef kitle seçiminde biraz eşit davranmadığı algısını oluşturabilir mi? Açıkçası bir kadının makyajını düzelten anne tasvirinin fikri öldürmeyeceğini, olaya renk ve boyut katabileceğini söyleyebilirim.
Yukarıda söylediğimiz gibi erkek çocukların anne tarafından daha çok korunup kollandığını düşünürsek zaten reklam fikrinin yaratıcı noktasına ulaşırız. O yüzden pozitif ayrımcılık konusunda fazla durmayacağım. Sonuç itibariyle reklamla karşılaştığımız noktada izleyiciyi kendine çeken bir fikir sürecinin yer alması marka mesajının etkili bir şekilde verilmesine olanak sağlamaktadır.

Kısacası bu reklam, marka mesajını verene kadar kendini izlettirir.
E, yaratıcı reklamında amacı bu değil midir :)

Filed under having  

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Tamam da kardeşim annenin çorbasını isteyeceksin fakat kendisini istemeyeceksin gibi aşşağılık bir pragmatizm var" derin mesajda ...

elveda knorr

ltcelik

Adv-Man dedi ki...

Allah, Allah ilginç bir tepki Çelik. Bu yorumundan sonra 3 kere daha izledim. Evet, biraz anneye olan bağlılığı abartmış olabilirler ama bence süt çocuğu ötesinede geçmiş değiller.

Yorumun için teşekkür ederim.

Adsız dedi ki...

Aslında yiyecek-anne ilşkisi ülker tarafından güzel bir şekilde işlenmişti ve anneyi dışlamıyordu...

Bu senaryoda annenin katkısnı olumlu hale getirmek için biraz daha düşünülmesi gerekirdi...

Anne gizlice gelip çocuğun masasına bir tas çorba bırakabilir ya da çocuk annesinin yaptığı çorbaları düşünüp kalkıp kendine knorr çorba hazırlayabilirdi sloganı da " bundan iyisi..." olabilirdi...

Derin mesajlara dikkat etmek gerkiyor ...
Seneler önce Julia Roberts- Richard Geere'ın Prettty Woman'ına gitmiştim ... Bilirsiniz ... Nefret etmiştim filmden .. Çünkü verdiği derin mesaj " fahişlik yapın, beyaz atlı prens sizi kurtaracak" idi...
O dönemde arkadaşlarım da "aceba?.. pek de öyle değil" benzeri bir tepki vermişlerdi. Bir ya da iki yıl sonra Uğur Dündar "mesleğe yeni atılan lise öğrencisi kızlarla ropörtaj yapıyordu .. Nasıl böyle yoolara saptınız sorusuna kızın verdiği yanıt çok ilginç ama beim için şaşırtıcı değildi... " Ama Pretty Woman'da öyle olmuyordu..."

Adv-Man dedi ki...

Hım,
Evet, reklam hakkında bir takım stratejik değişikliklerin yaratıcı süreçte de kendini göstermeli diyorsun ama verdiğin örnek gerçekten söylediğinle alakasız kalmış.
Neden?
Birincisi bu filmde yaşanan senaryo zaten hayatın içinden. İkincisi kimse bu dediğin mantıkta fahişe olmak istemez.
Üçüncüsü, Uğur Dündar'ın yapmış olduğu bu tarz bir araştırmanın öncesinde de zaten sürekli kandırılan kızlar mevcuttu. Biliyoruz ki çoğu MODEL geçinen mankenler para ve lüks ihtiyaçlar doğrultusuna bu tarz eskort olarak tebir edilen olaylara girebilmekteler. Ama bunun toplumsal çıkış nedenini filme bağlayamayız, zira bu olay filmden çokkk öncelerde de var olan bişeydi.