Mahallenin Yeni Reisi :)

14 Şubat 2008 Perşembe by Adv-Man

Kahramanız çok samimi bir hikayede yer alan süper tatlı bir köpek.
Tabi reklam bazında incelersek hikayemiz, reklamın fikri, köpeğimiz ise markanın temsilcisi oluyor. Bu tarz hayvanlar ve animasyon karakterleri, marka temsilcisi olarak yurt dışında sıklıkla kullanılmaktadır. Bunun marka değeri ve imajı açısından hiçbir sakıncası yoktur. Zira tam uyumluluk gösterdiği takdirde oldukça ilgi çekici bir maskot haline bile gelebilir.
Reklamın fikir bazında hikayesine baktığımızda, kullanılan köpeğin süper bir uyum içerisinde bizden olan mahalle hayatının bir parçası olabildiğini ve ahali tarafından saygı gören, bilinen ve sevilen birer maskot olarak kabullenildiğini görebiliriz. Zaten fikrin ana çerçevesi bu tanım üzerinden oluşmaktadır. O yüzden yukarıda bahsettiğim gibi İpragaz markasının sağlam bir hikaye üzerinde bu köpeği bir marka temsilcisi olarak seçmesi gerçekten reklam ajansının başarısını gösterir.

Mahalleyi koruyan, sakinlerine yardım edip, eğlencelerine ortak olan, yabancı ziyaretçilere karşı uyarıcı bir misyon üslenen, kendi sınırları içerisinde bile düzgün hizmet vermeyen bakkalın, çakalın gözünün yaşına bakmayan, objektif, doğrucu, dürüst ve yiğide hakkını veren bir insanın, bu reklamda ne kadar yalan duracağını :) bildiklerinden bu tanıma en uygun olan varlığı seçmeleri tek kelime ile süper olmuş. Bunların yanında şirin olmasının yarattığı sempati algısı da cabası :) İşin reklam gereklerinin yanı sıra sosyal bir anlam taşıması da diğer bir önemli noktaya parmak basmaktadır. Reklam, sokak köpeklerinin yaşadıkları bölgelerde birer mahalle sakini kadar hayat geçmişlerinin olabileceğini, sevilebileceğini, potansiyel kuduz köpek muamelesi görülmemesi gerekliliğini sıcak bir şekilde izleyicileri sunmuştur.

Yayınlandığı anda metinlerdeki ilgi çekici repliklerle izleyicileri ekranda tutabilme potansiyeline sahip olan reklam, mesaj verme açısından biraz geç kalsa da (41.sn) hikaye gereken ilgiyi ve gerekli olan güven duygusunu yeterince verebiliyor.
Kahramanın köpek sezilerini kullanması bilinç altımızda İpragaz’a olan güven sadakatini hikayeden bağımsız olarak geliştirebiliyor. Zaten reklamın sonunda rakip gaz firmasına duyulan kötü hissiyatlar köpeğimizin niyetini açıkça ortaya koymaktadır :)

Yalnızzzzzzzzzzzzzz bir şey var ki beni benden fena şekilde alıyor. Dublajın tam bir felaket olduğuna inanıyorum. Ha, bu hedef kitle için bir sorun teşkil etmeyebilir ama bizler için ciddi bir antipatik durum yaratığını söyleyebilirim. Zira seslendirme gerçekten işin son rötuşudur, cilasıdır ve anlatmak istediklerinizin önemli bir parçasıdır ve aynı zamanda bir yetenek işidir. Yani görsel anlamda izlediğimiz aktörlükten hiç ama hiçbir farkı yoktur. Tam tersi olayı yaşamadığınızdan daha zordur. Bu deneyimi eski çalıştığım bir ajansta müşteriye sunacağımız bir senaryonun seslendirmesini yaparken çok ağır bir şekilde yaşadım. Gerçekten seslendirme yaparken rol çekmek dünyanın en zor işidir.

Bu tanımdan yola çıkarak köpeğin karakterine, afacanlığına, tipine ve repliklerine baktığımda bu ses asla ve asla o ses olmamalıydı diyorum.
Ne sesin, ne tonun, nede canlandırmanın başarılı olabildiğini söyleyebilirim. Önündeki kağıdı alıp; durum, şart ve hikaye sürecini görmezden gelerek kötü bir seslendirme yapıldığı apaçık ortadadır. Es verilmesi gereken yerlerde es olmaması, tepkisel sesler çıkması gereken yerlerde tepkinin olmaması (mesela tüpü koklarken cümleyle girmekten ziyade “snıf, snıf bir bakalım” demek gerçekten daha sağlam dururdu) reklama uzun olmasından kaynaklanan, bir hızlandırma havası katmıştır. Ama dediğim gibi bu en çok bizlere batar. Hedef kitle için şahane bir reklam.

:)

Filed under having  

0 yorum: