Provokatör Sam Amca!

13 Ekim 2008 Pazartesi by Adv-Man











Kapitalizmin buram, buram yeşerip dallanıp budaklandığı zamanlarda devletin birer savaş neferi olarak parmağını Azrail’in orağı misali uzatarak kendine ölümlü seçen bu şahsiyet, reklam tarihinin yaratmış olduğu en ünlü, en günahkar, en kanlı ve en etkili marka yüzü olmuştur. Aslında o, kendisine verilen görevi en iyi şekilde yerine getirerek milyonlarca insanı “beyaz, buruşmuş kıçının” peşine takarak o kıta senin, bu kıta benim yeterince süründürmüştür. Yalnız gel gelelim duruma provokasyonun ve bunun kitlelere sunumundaki reklamın gücü olarak bakarsak azımsanmayacak kadar geniş bir etki yarattığını söyleyebiliriz. Aslında yayınladığımız örnekleri daha eskilere de götürebiliriz. 1. Dünya Savaşında Osmanlı İmparatorluğuna karşı, Ortadoğu ve Balkanlar’da yürütülen savaşlarda gerçekleştirilen ve özellikle basın organlarında işlenen karikatüristik propaganda çalışmaları, ittifak kurmaya kararsız ülkelerin yanı sıra orduya gönderilecek insanların üzerinde de inanılmaz bir karar verme süreci yaşatmıştır. Tabi bu işe stratejik açıdan baktığımızda bunda yanlış bir şey göremeyiz. Zira propagandanın bir amacı da, hedefler doğrultusunda salt çoğunluğu elde etmektir. E, bu durumda kullanılan her türlü kitlesel çalışma, en üst yırtıcılıkta ve en damardan olmak üzere oluşturulmaktadır. Çünkü devletler en kısa yoldan, en yargısız ve sualsiz bir biçimde kendi menfaatleri doğrultusunda savaşan bireylere ihtiyaç duymaktadır.

İşte, Propaganda bu ihtiyacı gidermektedir.

Görmüş olduğunuz ilan ve poster çalışmaları 2.Dünya Savaşı (1939-1945 ) zamanında Amerika Birleşik Devletlerinde kullanılan tipik askeri propaganda çalışmalarıdır. Bunların içerisinde en nam salmış olanı tabikide yazımıza girizgah olma şerefini yakalamış Uncle Sam’dir. Edindiğim arşiv içerisinde yaptığım araştırma sonucunda Amerikan halkının savaş boyunca inanılmaz bir mesaj bombardımanına maruz kaldığıdır. Gerçekleştirilen propaganda çalışmalarının toplum içinde birlik yaratma duygusunun canlı tutulmasına, aynı zamanda askeri üretime ayrılan ek güç ihtiyacının karşılanmasında hassasiyetle durduğu gözlemlenebilir. Reklam mesajları açısında kesin bir dil kullanılması ve içeriğin olabildiğince basitleştirilmesi, ilan ve posterlerin hedef kitlesini okumayı bilen her yaştan insan olarak belirlendiğini göstermektedir. En basitinden 3.posterimizdeki propaganda amaçlı vahşileştirilmiş bir Uzakdoğulu askerin durdurulması bile, çocuk kitlenin üzerinde koşullar dahilinde inanılmaz bir psikolojik etki bıraktığı söylenebilir.
Çalışma olarak beni en çok etkileyen iş, en son posterdir. Tipik Amerikan acıtasyonunu içerisinde barındıran çalışma, masum, zavallı sivil halkın üzerine çöken canavar ve onu “çek o pis ellerini zavallı, masum insanların üzerinden” şeklinde destekleyen ve posterin basit ama en etkili görseli olan uzun tırnaklı hilkat garibesi ellerin tehditkar duruşu ile imgelenmesi, ürpertiye ve aktif geri dönüşüm yaratacak korkuya sebebiyet yaratmıştır.

Çalışmaların görsel yönleri, toplumu korkunun baskısıyla etki altına alarak tepkime sürecine yönlendirmek ve her bireyin cephe dışında dahi savaşa ABD tarafından katılımını sağlayarak en basitinden yediği yemeğe, ürettiği sebze meyveye kadar tasarruf ve üretim manyağı olmasını sağlamaya çalışarak görev bilinci edinilmesini sağlamakta. Elimdeki arşivi incelediğimde; ordu içinde işe başlama, ordu içinde görevini en iyi şekilde yerine getirme, savaş toplumundaki bireylerin görev bilinci ve davranışları (ajanlara karşı), Amerikan rüyasının yaşatılması gibi kategorize edilebilecek binlerce çalışma örneği, dönemin reklamcılarının en büyük müşterisinin ordu olduğunu göstermekte. İnternetten yaptığım genel bir araştırmada ise, gerçekleştirilen yüzlerce çalışmanın, ordunun kendi bünyesinde bulundurduğu departmanlar tarafından düzenlendiğini, fakat daha sonraları işin ajans boyutuna geçerek, ordunun brief sunan reklamveren konumunda yer aldığını göstermekte. Zaten şu an bile örneklerine rastlayacağımız çoğu ordu, hem personel edinme hem toplumsal destek yaratma, hem de algılarda yer edindikleri negatif düşünceleri pozitife döndürme açısından sürekli reklam ajanslarıyla beraber dirsek çürütmektedir.

Bence öğrenci arkadaşlarımızın dikkat edeceği nokta; reklamın sadece üretim ve tüketim toplumuna değil, aynı zamanda onu koruyan siyasi ve askeri güce de hizmet ettiği gerçeğini fark etmeleridir.

Filed under having  

0 yorum: