Deveye Hendek Atlatma!

27 Kasım 2008 Perşembe by Adv-Man

Geçtim annemi, babamın bilgisayarla ilk haşır neşir olduğu zamanlar bile oldukça zorluydu. E, ne yapsınlar kolay değil. Nesil dediğiniz şey sadece genetik farklılıkları taşımıyor ki. Onların yaşadıklarına biz imreniyoruz, bizim yaşadıklarımıza onlar imreniyor. Teknoloji bile bir neslin temsilinde büyük ses getiren değişimlere imza atabiliyor. Düşünsenize babalarımızın zamanında Aya ayak basıldı ama bizim hatırımıza hala bunu tekrardan gerçekleştiren yok. Lütfen yanlış anlaşılmasın ben herhangi bir keşfi küçümsemiyorum; şu an en basitinden kaç milyon ışık yolu uzaklıktaki gezegenlere uydu yollamak bile aşmış bir teknolojiyi temsil ederken, böyle pop olmuş bir duruma şahit olamamanın verdiği bir eziklik beni benden alıyor o kadar. J Aslında bu birazda ülke stratejileri ve insan ihtiyaçları çerçevesinde şekillenen bir süreç. Kennedy zamanında tavan yapan astronomi ve uzay teknolojisi kendini Ay’da yürüyüş (hala şaibeli bulanlar var) ile tamamlayarak farklı kulvarlara doğru yelken açmıştı.

Bunun gibi bir takım keşifler ve teknolojik gelişmeler hep bir neslin sahip olduğu özellikler olarak tarihe geçer.

E, bizim nesle geldiğimizde Ay ile rekabet edebilecek en popüler keşifler arasına girebilecek bilgisayar teknolojisi, gösterdiği üstün performansıyla hasta bir şekilde bir büyümeye imza atmıştır. En basitinden 12 sene öncesine kadar yazın yelpaze görevini yapan IBM disketlerinden oynadığımız boktan araba yarışlarının yerini şimdi ekran kartı yetiştiremediğimiz ayrıntı ve gerçekçiliklerle dolu oyunlar aldı. İnternet deseniz bilgisayar dünyasının kare ası. Türkiye’deki ilk zamanlarında bırakın bir resmin, sitenin ana sayfasının açılması bile bir olaydı.
O yüzden bu işten en karlı çıkanlar olarak bilgisayar teknolojisini gençliğimizin bol zaman ve taze sinirleriyle Ekmek Parasına Kapılmış babalarımızın yerlerine takibi bizzat üstlenerek yetilerimize yeti katmışızdır.

Aslında bu kadar lakırdıyı Vodafone’un “10 temel adımda bilgisayarı öğrenme” konseptine ters düşecek oldukça zorlu bir eğitim girişimine adarken ister istemez neden merak ettiğini anlamadığım bir kızcağızın ofsayt kuralını öğrenmeye diretmesini unutmuşum. Bu demek oluyor ki aslında bu kızın ısrarcılığı ve konunun genel görünüşü benim tarafımdan pek hazmedilmemiş. Yani klişe bulunmuş. Bence kadın erkek ilişkilerindeki en boktan espriler genelde bu başlık etrafında döner. Tam bir Amerikan espri anlayışı. Hani onların sürekli kaynanaya takma durumu var ya, bizde ve Avrupa coğrafyasında da ofsaytı kadınlara anlatma durumu var. Konu o kadar bayık ve yorulmuştur ki en kral komedyen bile bu konuda espri yaparken oldukça zorlanabilir. Açıkçası reklamı izlerken boğuluyorum, bunalıyorum sonunu tamamlayamıyorum. Karşı cinse erkeklerin dünyasından gelen bir şeyi öğretilme durumu gerçekten psikolojide araştırılması gereken bir konudur. Kimse yanlış anlamasın, ben burada bayanlar futbol izlemesin, öğrenmesin, takip etmesin demiyorum, bırakın onu son zamanlardaki bayanların bu spora olan ilgisi erkeklerin bizzat işine bile gelmektedir ama ruhunda olmayan bu işe karşı algılarında doğal bir yeteneğe sahip olmayan birine kuralları izah etmek gerçekten insan haklarına aykırı bir şeydir. Bir nevi işkencedir. Bu aşamada reklamın espri noktasında gerçekten demode kaldığını söyleyebiliriz. Ama gel gelelim konunun zorluğuna hizmet vaadinin yerleştirilmesi olayı toparlamayı başarmış. İzahı bol fakat sorulduğu yer bakımından abes olan konunun anlatımı, fiyatlandırıldığı tarifeler sayesinde konuşma dakikalarının bir sıkıntı durumundan çıkarılıp rahatlıkla cebelleşebilme imkanını yaratması fikren pazarlama görevini yapabilmekte.

Fakat takıldığım nokta bu esprinin bayat olması.
Bakın diğer versiyonu ve yukarıdaki uzun girizgahıma sebep olan arayı kapamaya çalışan anne tiplemesini. En azından olur olmadık her espriye maruz kalmamış yorgun olmayan bir konu. Farklı. Sıkıcı veya sıkıntılı bir durumu değil, komik, izlenesi, nesil farklılığını teknoloji ile bütünleştirmiş eğlenceli bir reklam. Annenin öğrenme çabaları, teknolojinin Türkçe kullanımda ilginç durması ve neslin bu dile yabancı olması çok dikkat çekici olmuş. Diğer versiyonla karşılaştırdığımda marka vaadini daha etkili sunuyor. Kitle olarak daha geniş bir alana hitap edebiliyor ve kampanyanın sınırlı bir çizgide durmasına mani oluyor.

Son olarak bir şey daha eklersek; Vodafone’un anne, baba gibi nesil çeşitliliğini özellikle kullandığını düşünüyorum. Bundan önceki kampanya reklamlarında anne ve babaya yapılan itiraflar bir o kadar ilginç ve espriliydi. En büyük rakibi Turkcell daha sert bir genç duruşu benimserken (bizi kimse anlamıyor) Vodafone’un ilişki içerisindeki nesiller arası iletişimi bana daha sıcak geliyor.

Not: Blogspot hırs yaptığı için ofsayt reklamını yayınlayamıyorum. Yüklememeye diretmediği bir zaman onu da ekürisinin yanına yerleştireceğim.

Filed under having  

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Ofsayt çalışması bilindik bir durum olduğu için kullanmış olabilirler diye düşünüyorum