Aç, Kapa; Aç, Kapa!

18 Kasım 2008 Salı by Adv-Man

Yalan Rüzgârı’nın entrika dolu çıkar ilişkileri, Cesur ve Güzel’in kimin eli kimin cebinde aşkları, Hayat Ağacı’nın ise Polis Şefi Karl Mestırs ile yaşadığı çılgınca maceralarının arasında hala aklıma gelen efsanevi, hatta kült olmuş birbirinden ilginç çalışmaların içinde bir tanesi var ki, sloganıyla markayı büyük bir popülerliğe sürükleyen Türk Reklam dünyasının en etkili çalışmalarından birisi olduğunu söyleyebiliriz.
Siz daha video’nun yüklendiği anda reklamın hangi markaya ait olduğunu başlıktan hemen anladınız bile.
İşte bu yüzdendir ki gerçekleştirilen kampanya, tüketicilerin kafasında yer edinmiş hatta abartılmayacak şekilde kazınmış sloganıyla hala bağlı olduğu sektörde ilk akla gelen marka olabilme özelliğini koruyabilmekte.

Aç,Kapa; Aç, Kapa Artema sloganıyla pazarlama hedeflerini reklam stratejisine bu kadar başarıyla indirgeyebilen, hedef kitlenin dışında bizim çocukluk yıllarımızda bile arkadaşlar arasında tekerleme olma potansiyeliyle sürekli anılan marka olmasıyla reklamın tüm gereklerini yerine getirebilen çalışma, kullandığı endorser’daki (referans yüz) kaliteli seçimiyle algılarda unutulmaz bir yer edindi.

Şener Şen’in enfes mimikleri, reklamın başlangıcındaki “herkes takıyor dediler, bare bende takıyım dedim” repliğiyle, izleyiciyi ekrana kitliyebiliyor. Acaba “takmak” derken gözlerinin döndüğü yerlerden mi bahsediyor derken karşımıza son derece rüküş, seksi ve o zamana göre inanılmaz farklı tasarıma sahip kırmızı bir armatür çıkması şaşkınlığa yeni bir boyut kazandırıyor.

Yalnız armatür deyip geçmeyelim. O zamanlar bu tarz ürünler yüksek gelir düzeyi olan tüketicileri hedefliyordu. Tabi bunda dönemin şartları, üretim maliyetleri gibi etkenler büyük rol oynarken, her ne kadar evimizde olmasa da markayla inanılmaz bir duygusal bağ kurulmasına neden oluyordu. Aynı zamanda Artema’nın Türkiye’nin ilk kişisel tasarım zevkini ortaya çıkaran ve bunu banyo ile mutfakta başlatabilen cesur bir marka olduğunu da söyleyebiliriz. Düşünsenize, duvardan entegre ya da vananın biraz daha düzgünü dökme demirden yapılan musluklardan sonra bu tarz bir tasarıma sahip armatürlere geçmek, yani mevcut mimari algıyı ortadan kaldırabilmek gerçekten başarıdır. Ayrıca Artema ile banyo tasarımları değişmeye başlamış, Hilton tabir edilen lavabo tarzına geçiş yapılmıştır. İşte, markanın mevcut algıları, alışkanlıkları değiştirmesi böyle bir şey olsa gerek.

Reklam içerisinde Şener Şen’in bir musluk fetişisti gibi canlandırılması komik olmuş. Düşünsenize, kullanım kolaylığının yarattığı alışkanlık bir tik halini almaya başlıyor. Bu yüzden markanın tasarım dışındaki diğer vaadi de eğlenceli bir şekilde aktarılabiliyor.
Açıkçası yaratıcı bir slogan üzerinden ilerleyen başarılı bir reklam olduğunu, Yalan Rüzgârı’nın en can alıcı noktasında çıkarak “aaaa” ve ardından gelen küfürlere maruz bırakmayacak, hatta Şener Şen’i gördüğümüze sevindirebilecek bir reklam olduğuna söyleyebiliriz.

Filed under having  

0 yorum: