Marka Striptiz Yaparsa!

22 Ocak 2009 Perşembe by Adv-Man








İlk önce davetkar vücut hareketleri, ardından cilveli bakışlar.
Hınzırlık bu ya, heyecanı pekiştirmek, sabırsızlığı arttırmak, efendime söyleyeyim tabiri caize coşturmaya müsemma sağlamak amaçlı şişe çevirmece veya poker olmasa da zamanlama ve şans açısından daha esnek zar atışı oyunuyla, mevcut durumu fantezileştirme. Sonrası ise malumunuz müzik ve dans kabiliyetinin biçimsellik ile ortaya karışık sunduğu farklı bir alem dünyası.

Peki, kurguladığımız bu müstehcen durumun bir film sahnesi, bir adult site’den indirilen video ya da striptiz bardan tecrübe edilen bir durumun değil de, tamamen yerli bir markanın viral çalışması olduğunu söylersek ne düşünürsünüz?

İstanblue Vodka, yurtdışında çeşitli örneklerine rastlayabileceğimiz türden bir işe imza atarak aslında biz tüketicilerin Türkiye’de kendi yerel markasıyla görmeye hiç de alışkın olmadığı bir çalışmayla hedef kitlesine, açıkça söylemek gerekirse cesaretli ve arsız bir noktadan yaklaşarak tüm ama tüm dikkatleri kadın, çıplaklık ve cinsellik materyalleri üzerinden toplayarak reyting’i ele geçirmeyi amaçlamış. Aslında bu tür hareketler marka açısından büyük riskleri beraberinde getirir. Bir kere dikkat çekme noktasında çok ucuz (bütçe anlamında değil) ve basit hareketlerdir. Hedef kitleyi kategorilendirir, marka vaadini ikinci plana atar. Görsel, işitsel ve duygusal tatminin ardından marka iş yapamaz olur, istediğini alan çeker gider. İşte bu yüzden Seks ve cinsellik her zaman satar tabiri aslında yanlıştır. Bu kavramlar tıpkı bir marka üzerinde orgazm etkisi gibidir. İlk karşılaşma ve ardından kurulan ilişkinin tatmin ile doyum noktasına ulaşması şeklinde özetlenebilir. Markayla ilgilenen yoktur, sadece kişiye neler verildiğine bakılır ve istenilen alındığında öznenin kim olduğu hatırlanmaz bile. Çünkü insanların algısında kurumsal bir marka değil, baldır bacak, meme ölçüleri ve kalça kıvrımları kalır. Zaten şu görselliğin içinde kim sallar markayı.

Aslında böyle bir işe girecek marka bu tür riskleri de göze almış demektir. Çünkü tam tersini düşünmek abes olur. Ha, satışa etkisi olmaz mı olur. Ama bu etki kalıcı değil, çalışmayla uyumlu olsun bare, erken boşalma gibi kısa ve tatminsiz olur. Hele ki markayı akıllarda kalıcı bir noktaya getirmek imkansızdır.

Çalışmanın fantezi ağırlıklı teması olan zar atma muhabbeti, “battı balık yan gider” atasözünün bir yansımasıdır. Aslında kumar çağrışımı yapan bu aktivite, striptiz show’un evde düzenlenen versiyonunun en can alıcı noktasıdır. Ama önümüzdeki örneğe baktığımızda aktiviteyi bir markanın sahiplendiğini görüyoruz. Resmen tüm yanlışlar bir viral çalışma ile markanın etrafına toplanmış gibi. Hayır, ürün alkol diye geri kalanını kumar ve cinsellik şeklinde tamamlamaya ne gerek var anlamış değilim. Tamam, anormal şartlarda bu tarz bir hovardalığa girişmiş bir insan evladı olabilir ama bir markanın bu kadar hovarda olması iyi bir şey değildir.

Çalışmanın fikir aşamasında canlandırılan senaryo ile ne söylemek istediği tam bir muammadır. Markanın “bu bir viral çalışmadır, o yüzden mesaj verme kaygısı içerisinde değiliz” gibi bir düşünceye sahip olması, hayalden gerçek dünyaya dönen arkadaşın görüntüsüyle etkisini yitirebilir. Çünkü bu noktada ister istemez ürün ile kullanımdan doğan bir etkinin seyircisi oluyoruz. Yaratıcı fikir noktasında daha çok sağlam bir geyiğin ürünü olarak duran çalışma, gırgırı kişisel zevkleriyle birleştirerek bir nevi virali bahane ediyor :)

Yalnızzzz, madem böyle bir iş yapıyoruz bare ucuza kaçmayıp adam gibi casting yapalım diyerek gerçekten taktirimi kazanmışlardır. Ablalarımız bu iş için biçilmiş kaftanlar. Biri Türk diğerleri Doğu bloğunun temsilcileri olarak icraatlarını başarıyla yerine getirebilmekteler. Yalnız çekim aşamasında direktifleriyle kızların dikkatini dağıtan arkadaşımız prodüksiyon anlamında yetersiz bir görüntüye sebep olmakta. Zira hedef kitlenin pür dikkat izlediği noktada, bir kameraya bir de arkasındakilere bakan ablamız sürecin doğal akışını bozmakta, suni bir havaya neden olmakta. Farklı kızlar olmasına rağmen koreografide çeşitlilik göremiyoruz ama içlerinden birinin ekstradan bir cesaret örneği sergilemesi şaşırtıcı. Tabi bu olay markayı daha zorlu bir konuma yükseltip ne olursa olsun “bu kadar da değil” anlayışının sergilenmesine neden oluyor. Önceki yazılarımda Elave laboratuarlarının tamamen anadan üryan hazırladıkları reklamlarına değinmiştim. Hatta siyahi arkadaşımızı kadraja bütün olarak dahil etmedikleri içinde taktir etmiştim :) Neyse, bu çalışmadaki çıplaklık İstanblue’ya nal toplatacak boyuttayken, içerik nedeniyle striptiz çalışmasına göre daha homojenize ve doğal kalması; marka, ürün, vaat ve mesaj çerçevesinde pazarlama değerlerinin fikir ile olumlu benzeşmeler kurmasına ve en önemlisi çıplaklığın verilen marka vaadi noktasında alınmasına, ekseriyetten hiçbir cinsel dürtüye vebal vermeyecek algıyı yaratmasına neden olabileceğini kavrayabilmek, iki reklam arasındaki farkı kolaylıkla göstermekte. Yani kısacası markanın niyeti ve söylemek istediği, hedef kitlelerin ne algılaması gerektiğine bir nevi aracı olmaktadır.

Bu yüzdendir ki aslında İstanblue herhangi bir çıplaklığı değil, fantezilerde yer alan bir cinselliğe konu olduğu için pazarlama açısından hata yapmıştır.


Keşfedin

Filed under having  

0 yorum: