Uzun zaman önce çok, çok uzak bir galakside…
Kendisini ailenin maskot köpeği zanneden Experwalker; işlemcilerinin aksine düşük zeka görüntüsüyle maksadını aşan görevini icra eder. İmparatorluğun karanlık kısımlarında ise pazarlama stratejilerini gözden geçiren CasperVader, asilerin atağını durdurmak amaçlı yeni silahını gözden geçirmektedir.
Hem halkın içinden, hem de halkça benimsenmiş popüler bir ismi kadroya sokarak, sağlam bir çalımla “Yeni bir umut” bölümüne çomak sokar ve Dizüstü savaşlarına yeni bir boyut kazandırır.
Krizin dolar kuru ile yaşadığı günlük ilişkilerinin en çok vurduğu sektörlerden birisi olan bilgisayar üreticileri, krizi fırsata dönüştürme mavralarından etkilenerek son iki haftadır ciddi bir şekilde karşımıza arzı endam etmektedirler. Aslında belli dönemlerde, farklı markaların aynı ürün kategorilerinde göğüs göğüse çarpıştıklarını düşünürsek, yabancısı olmadığımız bir çekişmeye şahit olduğumuzu görebiliriz. Tabi bu gibi durumlarda markalar açısından ele alınacak en büyük kıstas, söylemlerden ziyade sahip olduğunuz özelliklerin rakiplerinize nazaran üstünlüğüdür. Yoksa aynı ürünü, aynı faydayı, aynı dönemde sahnelemek tüketicinin seçimi noktasında pek bir değişiklik yaratmaz.
İşte bu noktada Casper’ın savaşa iyi hazırlandığını söyleyebiliriz.
Piyasaya yeni bir ürün lansmanıyla çıkılması, savaş stratejisine etkili bir hücum taktiği kazandırmış. Daha yeni, yeni dört çekirdekli Masaüstü bilgisayarların tüketiciye teşvik edildiği bir dönemde Casper’ın bunu dizüstü segmentine taşıması oldukça vurucu olmuş. Aslında Casper’ı marka olarak tercih eden bir insan değilimdir ama Türk rakipleri arasında en sağlam duruşu onun sergilediğini düşünürüm. Gerek oturmuş bir kurumsal kimliği, gerekse ar-ge yatırımları ile imajına büyük katkılar sağladığını düşünürüm. Bir kere Halkla İlişkileri(PR) en etkili kullanan Türk bilgisayar markası olduğundan hem fikirim. Yatırım haberleri olsun, satış rakamları ve tüketici iletişimi olsun her daim sektörel yayınlarda ve ulusal gazetelerde mutlaka yerini ayırtmıştır. Merkez binaya geçiş süreçlerini bile haber kaynağı haline getirmişlerdir. Yani kısacası pazarlama iletişimi dışında basına ekonomik değerler açısından çok sağlam malzemeler vermektedirler. Bu yüzden de marka bilinirliği yüksek bir firmadır.
Peki rakipleri ne alemdedir?
Bir kere sayı avantajını iyi kullanamadıklarından başarının sadece reklamdan geçtiğini sanırlar. Bu noktada nerede, ne kadar gözüktüklerinin hesabın yaparlar ama markanın temelini harçlamayı unuturlar. Bu yüzden de sabun köpüğü misali zamanla unutulmaya, tüketicilerin tercih listelerinden silinmeye mahkum olurlar.
İşte Exper’de küllerinin arasından tekrar doğmaya çalışmaktadır ve ilk iş olarak reklam ayağını harekete geçirmiştir. Eyvallah güzel de yapmıştır ama marka stratejisi maalesef sürprizlere hazırlıklı değildir. Şu kriz ortamında markaların tüketiciyi teşvik etmeleri noktasında alıma değer sağlayacak faydaları ön planda tutmaları gerekirken bilindik nameleri okumaları en büyük hatalarıdır. Sonuçta rakipler uyumamaktadır ve sektör sadece sizin tekelinizde değildir. Pazarlama, girdiği bünyeyi vahşileştirir. Bunun en güzel örneği şu an Casper’ın izlediği yoldur. Exper kişisel eğlenceye odaklanırken, Casper “Kriz zamanı paranı boşa harcama. Laptop almayı düşünüyorsan son teknolojiye para ver” diyerek, olaya tüketicinin tercih noktasından bakabilmektedir. Sağlam strateji rakibin elini zayıflatmakta, markanın ise kriz ortamından fırsat yaratabilmesini sağlamakta. Yalnız bu noktada kafamı “tıkır, tıkır” kemirmeyen bir şey yok da değil hani. Dört çekirdek teknolojisinin daha ötesinde henüz pazarlanmamış bir teknoloji varken, Casper dört çekirdeği bu kadar erken bir zamanda sunarak tüketim doygunluğu noktasında dezavantaja dönüşebilir mi?
Bunun cevabını tahmini olarak verebiliriz ama zaman içindeki tüketici davranışlarının daha doğru cevaplar yaratabileceğine inanıyorum.
Neyse, bu konuda fikri olan varsa, paylaşsın.
Devam edelim, Casper’ın Nirvana’ın şu anki marka konumlandırması, krize ve tercih sebeplerine daha akla mantıklı cevaplar yarattığından Exper’e nazaran daha avantajlı durumda. Marka mesajları alışılmış dizüstü eğlenceleri dışında yeni teknoloji, fiyat/performans değerlerini kullanarak tüketiciye daha gerçekçi konuşuyor.
Senaryoya baktığımızda yaratıcılıktan uzak hatta vasat olduğunu söyleyebiliriz. Ajansın son zamanlarda dikkatimi çeken olayı, tüm markalarına birbirine benzer senaryolar sunması. Hatta buna reklam jingle’ları da dahil. İzlemeden sadece bir jingle ile ajansı tahmin edebiliyorum. Bu tek seslilik açısından bir marka için önemli olabilir ama iki farklı markanın iki reklamı için asla. Buradaki benzerlik sorunu da, bir önceki Casper çift çekirdekliyle hemen, hemen aynı mantığı taşıması. Hâlbuki konu itibariyle o kadar çok malzemeyi bünyesinde barındıran bir markanın kısır döngü içerisinde birbirini takip eden bir üslubu benimsemesi yanlış olmuş.
Yazımızın başında İmparatorluk yeni silahlarıyla yeni bir umudun kabusu olacak derken yedekte beklettiği ikinci silahını, yani tüketiciye marka yüzünü göstermesinden bahsediyordum.
Semih Şentürk.
İkinci bir pr nedeni daha. Reklamlarla sınırlı kalmayan marka iletişimi. Kimse takım muhabbetine girmesin. Yanlış bir endorser olduğunu düşünmüyorum. Yok marka takım tutmaz, hepsine eşit olmalıdır, gibi lafları geçelim. Bir Galatasaraylı olarak Semih’in çok aklı başında, işine konsantre olmuş, milli takımın vazgeçilmez bir elemanı olarak görüyorum. Yani reyting olarak yerinde ve doğru bir karar. Hedef kitle açısından Anadolu şehirlerine daha yakın bir duruş sergileyen Casper, (yanılıyor olabilirim), Semih ile iyi iş çıkartır.
Exper’e baktığımızda bilgisayarın ana görevlerinden olan (kimse aksini iddia etmesin) oyun ve eğlence temasının marka vaadi olarak sunulması çok klişe ve sıkıcı. Böyle bir tema için bilgisayarın ciddi bir ekran kartı özelliğini lanse etmesi gerekir ki, gene bu senaryo olayı kurtaramaz. Genel olarak baktığımda bana bilgisayar almamı ve bunda Exper’i tercih etmemi gerektirecek hiçbir marka mesajını görememekteyim. Beni ne duygusal açıdan ne de ihtiyaçlar noktasında kendine çekebilmiş değil. Evin hanımı koridor futbolundan rahatsızlık duyarak, görevde olması gereken Exper’i uyararak neye hizmet etmesi gerektiğini hatırlatır ve ardından oyunu sanal ortama taşır. Marka vaatlerinden uzak yetersiz bir senaryo. Bu arada Fifa’nın mouse ile o şekilde oynanması hiç gerçekçi durmamış. Tıpkı dizilerde bilgisayara bir şeyler yazmaya çalışan ve saçmalayan tiplere benzemiş. Neyse, genel itibariyle şirin bir çekirdek ailenin başından geçen gereksiz bir gün şeklinde senarize edilmiş reklam gibi duruyor.
Değinmeden geçemeyeceğim; yıllardır bilim kurgu dünyasının robotlar üzerindeki insan olmaya çalışma fantezilerinin bir yenisi de burada sergilenmiş. Köpek olmaya özenen Bilgisayar.
Neyse, Exper’i görüntü ve senaryo farklılığı (klişe ve yetersiz) açısından Casper’a nazaran daha başarılı buluyorum. Ama kim atı alıp Üsküdar’ı geçmiş derseniz; yarattığı pr etkisiyle Casper derim...