Görünen o ki;

6 Ocak 2009 Salı by Adv-Man


Hepimiz bazı noktaları kaçırmışız ya da teknolojinin sınırlarına hapsolmuşuz. Düşünsenize dünya çapında büyük bir ikon haline gelmiş, uzun zamandır cennettekilerin yüreklerini hoplatan fakat buna rağmen yeryüzündeki varislerine veya bağlı bulunduğu kuruma isim, imaj, vs. özellikleriyle milyon dolarlar kazandıran her neslin mutlak bildiği ve bileceği insanüstü varlık Marilyn Monroe’nun “beni”, tamamen tesadüf eseri ortaya çıkan bir aldatmacadan ibaretmiş.
Hey canına yandığımın HD teknolojisi. Koskoca Hollywood ikonunun gözünün yaşına bakmadan harcayabiliyorsun :)

Aslında fikir noktasında marka vaadinin çok başarılı bir şekilde verilebildiğini görebiliriz. Hatta çıkış noktasının gerçek bir Hollywood efsanesinden yayıldığını söylersek şaşırmayın. Biliyorsunuz Plazma ve LCD TV teknolojisindeki gelişmeler HD yayının artık belli başlı ek teknolojiler dışında (DVD, ps3 vb) kullanabilirliğini arttırarak yerel ve ulusal TV kanallarının zorunluluk haliymiş gibi HD yayına geçmelerine vesile olmuştur. Tabi şu aşamada dijital yayının dışında (ülkemizde de bu konuda ciddi yenilemeler var-mış) HD görüntü ve ses kalitesini standart aşamada sunan bir yayıncı var mı bilmiyorum ama çoğu ücret karşılığında bu hizmeti evlerinize opsiyonel olarak sunabiliyorlar. Fakat bu servisin artan arz ile beraber bir gün ücretsiz bir şekilde kitlelere sunulması kaçınılmazdır. O yüzden bu durumu bir ürünün sunduğu ilk teknolojiyi yüksek fiyatlardan pazara ve talebe iletip daha sonra ortaya çıkan rakip ve ucuz teknolojiyle standart bir hale getirmesine benzetebiliriz. Neyse, HD yayınla gelen görüntü kalitesi izleyicilerin sıklıkla takip ettiği dizileri, spor müsabakalarını, filmleri, programları da kapsadığından işin mutfak tarafında yer alan oyuncuların, anchorman’lerin tepkisine neden olmuş.
Gerekçe ne biliyor musunuz?
Görüntü kalitesinin yüzlerindeki sivilcileri, yaraları, gözaltı şişliklerini göstermesiymiş. Valla çok ilginç. Hatta okuduğum kadarıyla, izleyicilerin bu tarz değişiklikler ile oyuncunun veya sunucunun nasıl bir psikolojide olduğunu bile tahmin etmesi mümkünmüş :)(bir gece önce içip, içip dağıtmadan kaynaklanan yüz çökmesi)

Şu durumda Sony’nin Marilyn Monroe üstünde denediği bu çalışma aslında Amerika’da popüler bir hale gelmiş geyiğin parçasıdır ve gündemin içindendir. Bu bakımdan işin yaratıcılıktan ziyade süre gelen bir geyiği canlandırması işin etkisini arttırmaktadır. Yaratıcı fikre baktığımızda HD görüntü kalitesinin ünlü bir imajda en az onun kadar ünlü olan bir özelliği kullanması, ürünün özelliklerini marka vaadi noktasında oldukça etkili canlandırmıştır. Aslında betimlemeyi abartı bulabilirsiniz ama işin teknolojik açıdan sahip olduğu yetilerin görünmeyen noktaları görünebilir kıldığı da bir gerçektir. Sinek ise burada imgelenen anlamın üzerine dikkatin toplanmasını sağlayan eğlenceli ve esprili bir benzetmedir.

Yalnız çalışmanın tasarım aşamasındaki “BluerayDisc” oynatıcının aşağıda yetim bir ikinci imge olarak yer almasını doğru bulmuyorum. Zira işin yaratıcı yapım kısmında bu tarz bir ekstranın yer almadığını, müşterinin “BRDP” de gözüksün ısrarları sonucu yerleştirildiğini düşünüyorum. Sayfanın yukarısındaki Sony yazının yanına veya altına yerleştirilecek ikincil marka, mavi tipografi ile bence daha şık dururdu.

Bilmiyorum yanılıyor muyum ama gerçekten zorlama duruyor, çok sırıtıyor.

Filed under having  

0 yorum: