Adam resmen kapış, kapış.
Kimse paylaşamıyor; paylaşmak zorunda kalanlarsa bunu şirket ortalıklarından dolayı zorunlu durumlarda kullanıyor. Bir nevi acil çıkış, camı kırılıp butonuna basılacak imdat düğmesi. Açıkçası son dönemdeki yoğunluktan dolayı, durumu evinizi tamire gelecek işçilerin diğer müşterisini kaybetmemek için sürekli yarım bıraktığı banyo fayanslarına, ya da nakliyat işlerinde “kamyon nerede kardeşim mal yükleyeceğiz”, tepkisine “abi geliyor 1 saate orda” deyip kamyonun daha İzmir’deki müşterisine hizmet edip seni elinden kaçırmamak için yaptığı Türk tarzı iş ahlakına veya tecrübelerine benzetiyorum.
Aman abi müşteri kaçmasın hepsine bir rol keseriz ;)
Tabi aslında olayın iç dinamiğinin Cem Yılmaz’ın dışında, markanın pazarlama reklam bölümünde döndüğü bir gerçek. Yoksa sayın Cem beyin bu kadar marka manyağı olmak isteyebileceğini zannetmiyorum. Kendisi son 2 ayda otomatiğe bağlamış bir şekilde sabit hatlı TT tarifelerini övüp cep telefonunu kâfirlerin icadı cehennemlik bir ürünmüş göstermekten yıldırılmamış, bu seferde hiç bunları söylememiş gibi davranılması beklenip Avea reklamlarının bir kuplesinde oyuncalık yaptırılması uygun görülmüş.
Yahu bu abimiz hangi markanın sözcüsü, hangi markanın reklam yıldızı, hangi markanın sabit yavuklusudur. Durum, biri mühendis diğeri doktor olmak üzere kendini koca bakımından garantiye almış mahallenin güzel, göster ama elletme dedirten kızına döndü.
Felaket bir marka, kampanya ve promosyon karışması var. Diyeceksiniz ki TT reklamlarındaki Cem ile Avea’daki Cem çok farklı karakterler. Hayır, canım külliyen yalan; birinde yönetmen Cem olmasının ne gibi bir fark yaratma özelliği olabilir ki. Sabit hat tarifelerini öven teşvik eden Cem, birden numara taşıma hareketine ortak olup en ucuz tarifelerin Avea’da olduğunu üstüne Arog filminin posterlerinin Avea’dan indirebilineceğini sunan promosyonla müşteri çekmeye çalışabiliyor.
Açıkçası değerli abimiz Cem Yılmaz’ı bu şekilde kullananlar aslında markalarına hiçbir katma değer katamamaktadır. Özellikle TV reklamlarına olan ilk temas ve zaplanma oranlarının eksi saniyeler ve rakamlarda seyrettiğini söylersek markanın hedef kitle algılarında ne kadar sağlıklı bir şekilde yer edindiği şüphe etmez bir gerçeklik kazanır. Kaldı ki karşımızda Cem Yılmaz var. Burada ürün faydasından ziyade ilk nasıl bir espri ile karşı karşıya kalacağımız merak konusu olur. Bakınız bu ayrıca tartışılması gereken konudur. Çünkü insanlar Cem Yılmaz’ı reklamlarda gördüğünde hangi markadan bahsettiğine, ne anlatacağına takılmazlar. İlk başta algılarda yapacağı komiklik ve espriler yer alır. O yüzden sağlam bir bağdaştırma yapılmadığı sürece Cem’in hangi ürünü veya hizmeti tarif ettiği değil, nasıl espri yapıp güldürdüğü ön planda olacaktır. Bu durumda alınan gülme coşmalarının dışındaki marka mesajları akılda kalıcılık açısından beyinde boylu boyunca kendine yer edinemez. Böylelikle de sürekli bir Cem hangi reklamda muallâklığı yaşanır. E, yukarıda bahsettiğimiz zap oranları ve diğer değerlere baktığımızda Cem’in bir TT’ da veya Avea’da yer aldığına tam emin olamayız.
Şöyle ki birileri “ya TT’ da Arog filminin cep telefonu afişleri varmış, kaçtı numarası” dese şaşırmayın. (belki siz bile bu lafımın üstüne otomatikman Avea promosyonunu TT zannettiniz) İşte tehlike burada. Cem, iletişim sektörünün iki farklı kategorisinin, iki farklı fakat maddi ortaklığı olan markasının yüzü olmuştur. Fakat biz onu cep telefonu hatlarına söverken ki esprili halini hatırlıyoruz !!!!!!
Açıkçası ben bunun bir Cem Yılmaz tercihi olduğunu düşünmüyorum. Bu iş tamamen iki markanın ortak olmasından kaynaklanan dayanışma gibi duruyor. Avea, TT’a “kanki marka yüzünü versene bir reklamda biz takılalım” demiş ki TT’dakiler ortak olmalarının verdiği gazla olumlu cevap verip Ferrari’yi bir turluğuna vermişler. E, sonra ne olmuş Ferrari pert! Marka yüzlerini, aslında birbirine ne kadar ortak olurlarsa olsunlar doğası gereği rakip olmaları gereken diğer kurumlarına vermişler. Hayır, madem birbirinizi sürekli kötülüyorsunuz bırakın öyle kalın. Çünkü bu durumdan daha fazla karla çıkacağınız gün ve gün ortada.
Ben bile reklamlara maruz kaldığım ilk günlerde hangi reklamın, hangi promosyona ait olduğunu karıştırabiliyordum, kaldı ki Arap saçının içinden çıkmaya çalışırken yanar döner bir Cem Yılmaz’ın söyleyeceği söz ne kadar samimi ve güven teşkil eder onu da siz düşünün !!!!!
Cem Yılmaz Furyası!
25 Kasım 2008 Salı by Adv-Man
Filed under
tv
having
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder