Fikirlerimi sizinle paylaştığım zamandan beri ilk defa böyle uzun bir başlık atmak zorunda kaldım. Açıkçası başlık konusunda özellikle hassas davranıyorum. Etkileyici, dikkat çekici, farklı, meraklandırıcı bir başlığın tüm yazıyı okutacağına inanıyorum. İstersem dört sayfa dolu, dolu yazıyım. Sonuç itibariyle parçalı aldığınız başlığı yazıyı okudukça aklınızda birleştirir, en sonunda bir yere konumlandırır ve sonuç kısmıyla lezzetli bir tatmine ulaşırsınız. Fakat bu yazıda ki başlığın aslında diğerlerinden farklı olarak çalışma hakkında düşündüğüm tüm fikirleri bir araya topluyor olması, aslında rahatsızlık verici bir şey.
Neden derseniz; yukarıda bahsettiğim standartlara uymuyor ve yazının gidiş hattı hakkında bırakın ipucu vermeyi utanmadan birde sere serpe özetliyor. Sanırım reklamverenin kararsızlığı bana da bulaşmış.
Reklamveren dedim.
Evet, çünkü reklamcı hiçbir zaman kararsızlık yaşamaz. Kendi stratejisini belirler, olumlu ya da olumsuz kesin bir ifade takınarak karşısındaki hedef kitleyi de bu yolda ikna etmeye çalışır. Şimdi durum böyleyken başlıktaki gibi birden çok mesajı sabit bir kararsızlıkta yaşayacak tek mevki vardır, o da reklamverendir.
Düşünsenize arkadaşlarımız çok hoş bir ilan çalışması yapıyorlar fakat gel gelelim yaratıcı fikirle mesajları çelişiyor. Yani stratejide ya da yaratılmak istenen algıda ciddi bir mantık sorunu var. Biraz daha irdeleyelim. Derneğimiz dişinizin sağlığı için size referans olabilecek ürünleri tavsiye ediyor. Yani bu ürün Diş Dostudur, rahatlıkla yer, yalar, ısırırsın diyor. Fakat gel gelelim bunu gösterdiği abur cuburlar Diş Dostu olabilmeyi bırakın tüketimden hemen sonra dişinizi fırçalasanız bile yakınından geçmeyecek güçte olumsuz etkiye sahipler. Geçtim kakaosunu, macununu. Ana maddesi Glikoz olan şey zaten baştan tavrını ortaya koyar. Yani balık baştan kokar.
E, kardeşim bunun diş dostu olanı mı olur ??????
Çikolata ya bu!
Kakaosunu koymasan (imkânsız) çikolata olmaz, glikozu basmasan acı boktan bir şey olur. EEee. Anca teselliyi sakız da buluruz ki o da ne kadar doğrudur emin değilim.
Ha, derneğimiz diyorsa ki çikolata, şeker, abur cubur yemek bundan sonra yasak o zaman EYVALLAH. Böyle bir çözüm, çözüm olmayacağına göre o zaman “Diş Dostu” logolu bir çikolata veya şekerde en azından şu bulunduğumuz yüzyılda olmayacak. Her ne kadar gıda mühendisleri böyle bir şey için kasmayacak olsa da :)
Durum böyleyken arkadaşlarımızın (kreatif grup figüranlık yapmıştır) gerçekleştirmiş olduğu esasen güzel çalışma, mantık dahilinde ister istemez çürüyüp gidiyor. Yani önermeler birbirini tamamlamıyor.
Ben bunun tek suçlusu olarak reklamvereni görüyorum. Zira çalışma, şekerin veya çikolatanın bir diş fırçası olarak canlandırılarak “Dost” tezatını yaratması bakımından hoş olmuş. Aslında durun ya, bu son dediğim yüzünden sanki bu reklam daha bir güzel geldi bana. Yani önermelerin yanlış olması, aslında bu işin yaratıcılığının kaynağı olmuş.
İlginç ya, bende mi kararsızlaştım ne?
Neyse,
Olayı standart bir mantık çerçevesine sokmak istersek, çalışmanın diş temizliği için kullanılan araç, gereçler grubuna sokularak işleyebileceğini düşünüyorum. Evet, aslında bu dediğim önemli bir şeydir: Amerika’da satılan bu tarz malzemeler, Amerikan Dişçiler Birliği tarafından onaylı değilse kesinlikle pazara giremezler. Diş Dostu Derneği’de bu tarz elle tutulur hedeflere yönelirse mevcut kararsızlıklardan kurtulabilirler.
Olayı standart bir mantık çerçevesine sokmak istersek, çalışmanın diş temizliği için kullanılan araç, gereçler grubuna sokularak işleyebileceğini düşünüyorum. Evet, aslında bu dediğim önemli bir şeydir: Amerika’da satılan bu tarz malzemeler, Amerikan Dişçiler Birliği tarafından onaylı değilse kesinlikle pazara giremezler. Diş Dostu Derneği’de bu tarz elle tutulur hedeflere yönelirse mevcut kararsızlıklardan kurtulabilirler.
0 yorum:
Yorum Gönder