Birbirlerine bu kadar yakışan, uyumlu, farklı düşünceleriyle yaratıcılığı tamamlayan, tutkuyla beraber romantikliği kaybetmemiş, her işte başarılı sonuçlara ulaşıp daha da ötesi için birbirini motive eden, aynı zevklere sahip, sadeliğin yanında yaratıcılığı destekleyen, mükemmel, uzun soluklu ve asla bundan sıkıntı duymayan birer sevgili gibiler sanki.
Bu benzetmeyi kusursuz bir ilişki yaşayan DDB ile Volkswagen ithaf ediyorum.
İki markayı nasıl tanımlarsın deseler; birbirlerini 70 yaşında bile olsalar deli gibi seven, ama aynı zamanda 20’li yaşların getirdiği tutku ve heyecan ile sürekli sevişmekten zevk alan doğaüstü çiftler olarak tasvirlerim.
Şöyle ki, sektörde birbirine yakışan çiftler şeklinde bir sıralama yapılsa (reklam ajansı-müşteri) kesinlikle birinciliği bu iki marka alır. Baktığınızda yapılan işlerin tümünde sindirilmiş bir ortak fikir dağarcığı görebilirsiniz. Benzermiş gibi bir duygu yaratıp tuhaf bir şekilde farklılığı ve yaratıcılığı sunmaları kıskanılacak en önemli niteliklerindendir.
Yapılan işlerin tümünde bu duyguyu hissedebilirsiniz diyeceğim ama bana abartıyorsun şeklinde tepki göstereceksiniz. Hayır, efendim abartmıyorum. Bill Bernbach itibariyle başlayan ilişki, yaratıcılığı oturtmuş olduğu standartlar üzerinde mükemmel bir şekilde inşa etmeye devam ediyor. Her tuğlada, her sıvada gerçek reklamın yapması gereken tüm gereksinimleri görülürken, temelinde de o VW’ ye özel yaratıcılığın sağlamlığını da hemen fark edebiliyorsunuz. Bu istikrarı yaratmak ve - uzun soluklu bir ilişki haline getirmek gerçekten büyük bir başarıdır.
İşte bu hissiyat tonlarında güzel bir girizgâh yapmama neden olan bir DDB ve VW reklamı gösterip sizinde onayınızı alarak hem fikir olabileceğimizi düşündüm.
VW’nin Bluemotion Polo modeli için gerçekleştirdiği, ana mesaj olarak ekonomik yakıt tüketimiyle çevreye olan uyumunu ve doğaya olan bolca katkısını ilginç bir örnekle denklemleyerek anlattığı animasyon reklamını izleyeceksiniz.
Son zamanlarda bildiğiniz gibi küresel ısınmanın en büyük tetikçilerinden gösterilen otomobil ve otomobil kullanımının yoğunluğu büyük markaları sosyal bilinç çerçevesinde hazırlanan reklamlara, kampanyalara ve araştırmalara yöneltti. Hızla artan Hybrid teknolojisinin kazanımları hem toplumsal bilincin yoğunlaşmasına hem de otomobil markalarının bir nevi günah çıkarmasını neden oldu. Bunun yanında geliştirdikleri yeni motor teknolojileriyle daha az benzine ihtiyaç duyan, karbondioksit gazının salımını azaltan otomobiller geliştirmeye en azından Hybrid öncesi bir geçiş sendromunun hazırlıklarına başladılar.
Bu arada bir dip not eklemeden geçemeyeceğim, çevreci kampanyaların sıklıkla binek otomobiller şeklinde tasarlandığı şu piyasada, her daim özgürlüğü ve doğayı kullanan jeep markalarının da yer almasının onlar için büyük bir fırsat olabileceğini söyleyebilirim. En basitinden katalog çekimlerinde bile dağ, bayır ve yeşillikler içinde el değmemiş bir doğayı kullanan jeep sektörünün aşırı benzin tüketimiyle bu felsefeyi bir arada konumlandırması artık saçmalık boyutuna gelmiştir. Düşünsenize kendini doğayla özleştiren ama ona en çok zararı veren araç algısı hem komik hem de sinir bozucu bir durumu doğurur. İşte bu noktada konuya parmak basacak ilk marka ciddi bir sempati çoğunluğu yakalayabilir en azından konumuyla yaptıkları arasında bir tezat oluşturmaz.
Neyse konumuza devam edersek gerçekleştirilen atılımlar, insanlardan önce markaların bilinçlenmesine neden olmuştur ki bence sosyal toplumda ilk önce markaların bilinçlenmesinin olumlu süreci daha da hızlandıracağını düşünmekteyim.
Diğer bir hususa gelirsek VW çok basit bir örnekleme ile reklamına hem yaratıcılık hem de kolay anlaşılabilirlik katıyor. Ekonomik yakıt tüketimi ile çıkan düşük karbondioksit gazı oranının iki yüz küsur bin sayfanın geri kazanımınla aynı eşdeğer de olduğunu söyleyip, düz bir mantıkla bir o kadar ağacın kesilmesine engel olduğunu gösterebiliyor. Yaptıkları araştırma sonucu ile ürünlerinin vasıta özelliklerinin dışında artı bir değere sahip olduğunu da böylelikle kolayca savunabiliyorlar.
İşin yaratıcılık boyutu da araştırmanın verdiği sonuç ile reklamın fikir işleyişinde yatıyor. Geri dönüşüm sağlanacak KAĞIT potansiyelini eski animasyon yapım tekniğiyle saniyede 10 kare hareketle (değeri sallıyorum) canlandırarak fikrin o hoş ayrıntısını yakalıyor. (packshot’da reklamın hikayesinin bir kağıt kartelasında canlandırıldığı işin mesajla birleşen yaratıcı noktasıdır)
Bunun yanında renkli, eğlenceli ve sürekli doğa ile bütünleştirilmiş bir VW aracının animasyonda çok iyi iş yaptığını söyleyebilirim.
Müzik ise tema itibariyle marka ve modele çok yakışmış. Senaryonun içinde fark edilebilir nitelikte bir enerji katarak akışın; mutlu ve kendinle barışık duygular içerisinde simgeleşmesine katkı sağlamıştır.
0 yorum:
Yorum Gönder