Evet, bu çok akademik duran başlığımız beğendiğim bir iş olan Gucci reklamları için biçilmez bir kaftan oldu. Zira parfüm gibi anlatılması zor bir ürünün izleyeceği teoriksel bilgi süreci, başlığımızın alt yapısında irdelenerek kendince bir açıklama yapmaya imkan tanıyabilir.
Burnumuzun içerisindeki o tiksindiğiniz kılların birbirine bağlı sinir uçlarıyla büyük bir amaca hizmet ederek hayatınızın gerekli olan yaşam gücünü soyutsal kavramlardan somut olana çevirerek gerçekleştirdiği yaşantımızda, zihinsel, sinirsel ve görsel yeteneklerimizi bu kutsal organizma üzerinde şapka çıkartarak kutlamak sanırsam yetmez. Üstündeki siyah noktaları sıkmak, her sabah düzenli olarak temizlemek, az da olsa ucundan kılları baltalayıp şık bir görünüme sokmak, bir nevi ona olan minnetimizin bir karşılığı şeklinde taktir toplayabilir :)
İşin gırgır boyutunu daha fazla palazlandırmadan devam edersek kokuyu, somut olan bir şeyin soyut tepkimesi şeklinde açıklayabiliriz. Konumuz itibariyle reklamda gerçekleştirilen parfümün soyutsal bir öznellikte olması gayet normaldir. Çünkü ne kendine has bileşenlerinden oluşan kokusunu duyarız, ne de güzel olup olmadığını tartışabilecek tecrübeyi deneyim etmişizdir. Eksik olan duyular kişiyi soyutluktan öteye taşımaz.
İşte böyle bir durumda anlatımın fikir bazında nasıl senaryolaştığı çok önemli bir yer teşkil etmektedir. Zira eksik olan duygular fikrin senaryolaşmış ilginç noktalarıyla görsel bir bütünlük sağlayarak tatmin olmanızı bir nevi dolaylı yoldan sağlayabilir. Bir cipsin lezzetli oluşunu yan ürünleri olan sos karışımlarıyla renklendirebilir ve izleyiciyi ikna edebilirsiniz. Ya da bir tavuğun garnitürlerle fırında yağlarını akıta, akıta pişmesini lezzete bağlayabilirsiniz. Başka bir örnek olarak otomobilin hızını ve sportifliğini; mevcut tasarımını, çizgilerini ve yolda gidişini göstererek tasdikliyebilirsiniz.
Fakat koku?
Bu örneklerden sonra bile bu soruyu gördüğünüz de frkı hemen anlayacaksınız. Sadece sıvı yoğunlukta bir şişedeyken görünen fakat sonrasında soyutlaşan ve hiçbir tasvir veya şekle bürünmeyen bir şeyin anlatımı bu nedenlerden dolayı soyut ve zordur.
Peki, David Lynch’in yönetmenliğinde yapılan Gucci reklamı kokuyu nasıl somutlaştırmıştır? Tamam, Lost Hihgway ve Dune gibi büyük yapıtlara imza atmış hatta aldığım son bilgiye göre Kafka’nın “Dönüşüm” adlı şaheserinin yapım haklarını elinde bulundurmasının verdiği yüce mertebede filozof kılıklı bir yönetmen özelliklerini taşıması bunda büyük bir etken yaratabilir ama bunun yanında kokunun soyutluğunu başarılı bir senaryo içerisinde deneyimsel bir parfüm tecrübesi olarak yansıtması reklamın başarısını gösterir. Senaryo içerisinde geçen her imge’nin Studio 54’den fırlamış şık ve bir o kadar şuh hatunlarda birleşmesi bir nevi kokunun görselleşmesine katkıda bulunmuştur. Şehrin karayolunda akan trafiğin şişeden çıkan bir koku benzetmesini taşıması, 46 sn deki ağır çekime geçişte yaratılan hafif bir efekt ile birleşen görüntülerde kadınların burunlarının “snıf, snıf uçurdu bu koku beni” şeklinde zoomlanması ve parfüm sıkılırkenki çıkardığı damlacıkların parçacıklar halinde dağılıp yoğunlaşması ve şişede birleşmesi bu anlattıklarımıza örnek olabilir. Kokunun yarattığı fizyolojik gevşeme, mutluluk ve seksilik destek duyguları olarak reklamdaki kadının etkilenme sürecini arttırarak ikna çıtasını yükseltmektedir.
Peki şarkı.
Yukarıda bahsettiğimiz efsanevi Studio54 temalı Blondie’nin seslendirdiği “Heart Of Glass” müziği ile senaryo içerisinde geçen psikolojik davranışların bir nevi dili yaratılmış.
David Lynch faktörünü dışarıda tutarak (x yaptıysa iyi yapar saçmalığına inanmadığımdan) şahane senarize edilmiş bir parfüm reklamı olduğunu söyleyebilirim.
Not: Bayan okuyucularımız tarafından bu reklamın onlarda ne gibi hissiyatlar yarattığını ayrıca çok merak ediyorum. Görüşleriyle katkıda bulunabilirlerse sevinirim.
0 yorum:
Yorum Gönder