Hatılarmısınız Moby adlı electronic müzik yapan bir abimizin “In thıs world” adlı şarkısı için yaptığı bir klip vardı. Uçan dairesiyle dünyaya gelen, tipleriyle olsun “hello” yazılı pankartlarıyla sergiledikleri içtenlikleri olsun şirin mi şirin kahramanları vardı. Hani New York’a iniş yapıp Soho caddelerinde geziyor, oradan Wall Street’e geçip o hengâmede kendilerini göstermeye hatta utanmadan soluklanmak için Central Park’a dalıyorlardı.
Tamam hatırladınız.
İşte bu bizim afacanlar öküz Amerikalılardan umduğunu bulamadığı için kırılan kalpleriyle tekrar yola düştüler.
Yolda “şu koca dünyada bizim farkımıza varacak, bizi layıkıyla ağırlayacak, sevecek okşayacak birileri yok mu” derkene cennet Türkiye’nin, misafirperver insanlarının bulunduğu İstanbul şehrinin üzerinden geçerler.
İçlerinden tombul olanı yani tor, altıncı hissine güvenerek (nede olsa uzaylı) “hele şuraya bir iniş yapalım” der.
Arkadaşı ilk başta sallamasa da, sırf onun kırılan kalbini daha da deşmemek için “eyvallah” der ve boğazın o eşsiz sırtlarına iniş yapar. O da ne! Bizim kahramanlar iki kişi.
E,diğerleri neredeydi?
Sesli düşündüm ya, ku bana dönerek “abi ajans fikri arakladığı için telif hakkı falan başı derde girmesin istedi. O yüzden sayınız az olsun en azından buradan yırtalım dedi”. E, uşakların içinde en fotojenik biz olduğumuzdan, bizleri çağırttı” diye dert yakınır :)
Neyse devam edelim.
Bu zibidiler gene aynı formatta, indikleri şehirde kültür turu yaparlarken (bu sefer pankartsız, çöş artık bide o olsa) bir yandan da fark edilmeye çalışırlar. Haliç, Üsküdar, alışveriş merkezi, Ortaköy derken pilleri biter ve bir banka kurulurlar. Tam her şey bitti “buradakiler bizi iplemediyse daha sittinsene kimse bizi iplemez” diyecekken aç bir çocuk çikolatalı kekten yapılmış (Hansel ve Gratelin 21.yüzyıl versiyonu) uçan daireye atlayıp ham yapmaz mı.
İnsanın çocuğu boğazlayası gelir.
Ulen bizim zibidilerin aracını yedin. Artık bırak seven birilerini aramayı, kendi memleketlerine de gidemeyecekler. Çocuk kıtlıktan çıkmış gibi yerde gördüğü çikolatalı keki yiyor misali (değil, gerçekten. Iyyy) birden bizim zibidileri görür. O ne falan derken, bizim tor ile ku “giden gider, bak en azından bizi fark etti” deyip çocuğa sevgi içinde atlarlar.
Tabi sonrası bilindik Türkiye gerçekleri. Gazete manşetleri, dizi filmlerde ağa rolleri, magazinde “benden başka Türkiye’de jön yok” açıklamaları ve diğer şeyler.
Uzattıkça uzatıyorum ama hoşuma gitti ne yalan söyleyeyim :)
Neyse, masalımızın sonuna gelirken bu durumlardan haberdar olan MOBY menajerlerine talimat vererek “siz benim yaratıkları çalmışınız” diye dava açar bu masalda ajansın müşterisini kandırdığı, mevcut senaryoyu farklı şekilde itelediği, kreatif grubunda “biz yaptık” şeklinde osuruktan nameleriyle biterrrrrrr.
Not: Bu iş Kristal Elma alırsa Moby’nin yanına Amerika’ya gideceğim.
0 yorum:
Yorum Gönder