Neden böyle bir karşılaştırma yaptığımı merak ediyorsanız, iki markanın ses getiren reklam kampanyalarını örnek gösterebilirim. Biliyorsunuz ki her yıl Benetton’un gerçekleştirmiş olduğu çekimler insanlar üzerinde konuşulacak ve tartışılacak birden çok başlığa vesile olmaktadır. Çekimlerde kullanılan politik ve toplumsal sorunların işlenişi insanların ürün bazında olan marka algısına yeni bir kavram katarak markanın toplumun içinden bir konuma yerleştirmesine neden olmaktadır. Bu da bize yeni bir marka algısının kapılarını aralamaktadır. Yani lüks bir hayat ile her şeye pembe gözlüklerin ardından bakan statü sembolü markaların bakış açılarından ziyade politik ve toplumsal gerçeklere hassas, tıpkı bir insan gibi derin konulara değinip tepki verebilen o zihniyetle davranabilen şaşırtıcı bir markalaşma akımını görebilmekteyiz.
Siz sanıyor musunuz ki bunu yapan sadece Benetton ve Diesel. Zamanında Ck’nin yapmış olduğu posterler Clinton’ın başkanlığındaki Amerika’da çocuk erotizmi ve gay’lik gibi kavramları özendirdiği için çeşitli suçlamalara maruz kalmıştı.
Şu gerçeği görmemiz lazım ki moda dünyası bu işten oldukça karlı çıkıyor. Hem markasının tanıtılması hem de markanın ihtiyaç duyduğu değer algısının oluşturulması bu süreç içerisinde en iyi şekilde dolduruluyor.
Günümüzün en büyük sorunlarından olan küresel ısınma ise zeki markaların dikkatleri üzerlerine çekilmesi için kullandıkları maalesef en popüler dünya sorunu olarak kullanılıyor. Maalesef dememin nedeni “popüler dünya sorunu tabirini” kullanmak zorunda kalmam. Aslında trajikomik bir durum.
Neyse.
Diesel, son yaptığı çalışmada küresel ısınmanın dünya üzerindeki etkilerini bize bir nevi öngörü yaparak sunmak istemiş. Venedik’in tropikal bir adaya doğru geçişi, Brezilya’nın sular altında kalışı. Kullanılan mekanlar gerçeklikle çok iyi kurgulanmış. Dikkatinizi çektiyse kutuplara yakın sahil ülkelerinin sular altında kalması aslında gerçek bir gerekliliği vurguluyor.
Böyle bir açıklamaya neden ihtiyaç duydum diye merak ediyorsanız şöyle bir söyleyebilirim. Piyasada bu soruna karşı işlenmiş o kadar çok yanlış iş var ki resmen bilimsellikten kopup sadece trajik bir görüntü olma adına yapıldıklarını anlayabiliyorsunuz.
Bu duruma mahal vermeyen Diesel, bilimsellikten kopmadan ürünlerini sergileme avantajını elinde tutabiliyor. İlginçtir ki yapılan çalışmaların hiç birinde ürünler bas, bas bağırmıyor. Konsept o kadar güzel oturtulmuş ki ilk dikkatleri çeken şey aslında arka plandaki facia durum. Buda insanların satın alma sürecinde iride olmasına bir nevi engel olarak, arka plan üzerinde “bak böylede güzel bir pantolonum” var diyebilmekte.
Bunu hissettirmeden, rahatsız edici olmadan müşteriye sunmak bir başarıdır.
Allah aşkına bütün gazetelerde, TV’lerde haber olan bu katalogun hangi cümlesinde üründen bahsedildi?
Hiç.
Peki, müşteri “kim yapmış bunu” dedikten sonra dönüp ürünleri incelemedi mi?
Kellemi koyarım ki inceledi.
O zaman iş bitmiştir.
0 yorum:
Yorum Gönder